Neden dua ederiz?

Selamun aleykum,

Bu hafta,” Niçin dua ediyoruz ? ” sorusunun cevabını Kuran ve sünnet ışığında kısa kısa maddeler halinde öğreneceğiz.

islamisohbetçi

Evvela, “Dua bir sırr-ı azim-i ubudiyettir. Belki ubudiyetin(kulluğun) ruhu hükmündedir.” Yani dua ibadettir, insan ise ibadet etmek için yaratılmıştır.

İkincisi, bir çok ayet ve hadis duayı emrettiği için dua ediyoruz.”Eğer duanız olmasa ne ehemmiyetiniz var?” (Furkan, 25/77) ayetinde olduğu gibi.

Üçüncüsü, قُلْ مَا يَعْبَؤُا بِكُمْ رَبِّى لَوْلاَ دُعَاۤؤُكُمْ “Yani, ‘Eğer duanız olmasa ne ehemmiyetiniz var?’ayetin sırrıyla, insanın hikmet-i hilkati ve sebeb-i kıymeti olan samimî dua ve niyaz…”

 

Yani insan Allah katında kıymet ve fazileti dua ile kazanır.

Dördüncüsü, dua insanın Allah karşısında acizliğini ve fakirliğini anlayıp ona müracaat ederek, ihtiyaçlarını ondan talep etmesidir ki, bu, Allah’ın hoşnutluğuna ve rızasına kapı açar. Bu yüzden Allah duada çok ileri giden kullarını çok sevmiş ve taltif etmiştir. Bizler de Allah tarafından sevilip taltif edilmek istiyorsak dua ile ona halimizi arz etmeliyiz.

Beşincisi.

“Dua eden adam anlar ki, Birisi var, onun hatırat-ı kalbini işitir, her şeye eli yetişir, her bir arzusunu yerine getirebilir, aczine merhamet eder, fakrına medet eder. İşte, ey aciz insan ve ey fakir beşer! Dua gibi hazine-i rahmetin anahtarı ve tükenmez bir kuvvetin medarı olan bir vesileyi elden bırakma. Ona yapış, ala-yı illiyyîn-i insaniyete çık, bir sultan gibi bütün kâinatın dualarını kendi duan içine al, bir abd-i külli ve bir vekil-i umumî gibi اِيَّاكَ نَسْتَعِينُ  “(Allah’ım) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım (medet) dileriz. (Fatiha-5)” de kainatın güzel bir takvimi ol.”

Dipnot Kaynaklar: Lemalar (25. Lema), Sözler (23. söz)

Rabbim ubudiyetimizin acizliğini idrak edip duayla kendine yönelen ve rızasına tabi kullarından eylesin.

Selam ve dua ile..

 

 

 

ANNE VE BABA HAKKI

Selamun aleykum, bu hafta ki konumuz ” anne ve babanın çocukları üzerindeki hakları” nı Kuran ve sünnet ışığında öğreneceğiz.
Hayatta en değer verdiğimiz varlıklardır değil mi anne ve babalarımız.. Bizim rahatımız için kendi rahatlarından vazgeçerler. Daha doğrusu bizim hayatımız için kendi hayatlarını hiçe sayarlar. Daha doğduğumuz ilk günden itibaren her an onlara muhtaç idik. Bizim yüzümüzden nice geceler uykusuz, belki de aç geçti onlar için. Acaba biz evlatlar olarak onların bu fedakarlıklarına layık hareket ediyor muyuz? 

islamisohbetçi

Bakın Kur’an-ı Kerim’de Allah-u Teala, anne ve babamıza nasıl davranmamız gerektiği ile ilgili bizlere ne diyor:

“Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olursa, onlara sakın ‘Öf’ bile deme, onları azarlama; onlara güzel söz söyle. Onlara merhamet ve tevazu kanadını ger ve de ki: ‘Ey Rabbim, nasıl onlar beni küçükken besleyip büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet buyur.’ Sizin içinizde olanı Rabbiniz hakkıyla bilir. Eğer siz salih kimseler olursanız, muhakkak ki O, kendisine yönelenler için çok bağışlayıcıdır.” İsra Suresi, 17:23-25.

“Biz, insana, ana-babasına iyilikte bulunmayı tavsiye ettik. Özellikle de anasını tasviye ederiz ki, o, kat kat zaafa düşerek ona hamile kalmış, emzirmesi de tam iki sene sürmüştür. Binaenaleyh; bana ve ana-babana şükret. “ (Lokman, 31/14).

Bediüzzaman Said Nursi’de vicdanı çürümemiş her evladın fedakarlık timsali anne ve babasına nasıl davranması gerektiğini önemle vurgular eserlerinde. “Evet, dünyada en yüksek hakikat, peder ve validelerin evlatlarına karşı şefkatleridir. Ve en ali hukuk dahi, onların o şefkatlerine mukàbil hürmet haklarıdır. Çünkü onlar, hayatlarını, kemal-i lezzetle evlatlarının hayatı için feda edip sarf ediyorlar. Öyle ise, insaniyeti sukut etmemiş ve canavara inkılap etmemiş herbir veled, o muhterem, sadık, fedakar dostlara halisane hürmet ve samimane hizmet ve rızalarını tahsil ve kalblerini hoşnut etmektir. (Amca ve hala, peder hükmündedir; teyze ve dayı, ana hükmündedir.)”
***
Hele hele bir takım menfaatlerden ötürü anne ve babasının ölümünü istemelerinin de ne denli alçak bir tavır olduğunu söylüyor: “İşte, o mübarek ihtiyarların vücutlarını istiskal edip ölümlerini arzu etmek ne kadar vicdansızlık ve ne kadar alçaklıktır, bil, ayıl! Evet, hayatını senin hayatına feda edenin zeval-i hayatını arzu etmek ne kadar çirkin bir zulüm, bir vicdansızlık olduğunu anla!”
***
Ayanı zamanda anne ve babamıza bakmanın, hizmet etmenin de bereket vesilesi olduğunu anlatıyor: “Ey derd-i maişetle müptela olan insan! Bil ki, senin hanendeki bereket direği ve rahmet vesilesi ve musibet dafiası, hanendeki o istiskal ettiğin ihtiyar veya kör akrabandır. Sakın deme, “Maişetim dardır, idare edemiyorum.” Çünkü onların yüzünden gelen bereket olmasaydı, elbette senin dıyk-ı maişetin daha ziyade olacaktı.”
***

Büreyt’den rivayet edilen bir hadîs-i şerifte; adamın biri Kâbe’yi tavaf ederken annesini omzunda taşıyarak tavaf ettirmiş, Resulullah’ın yanına gelerek:

“Hakkını ödedim mi?” diye sormuş. Resulallah buyurmuşlar ki:

“Hayır, sana hamile iken alıp verdiği bir nefesin hakkı bile değil.”

Bu şefkat dolu tasvirin, insanları anne babalarına teşekküre yönelttiği oldukça açıktır.

Abdullah b. Mes’ud (r.a.) Hz. Peygamber (s.a.s.)’e sordu:
“Ya Resulullah, amellerin hangisi daha üstündür?” Resulullah:
“Vaktinde kılınan namaz.” buyurdular.
Abdullah b. Mes’ud diyor ki tekrar sordum:
“Sonra hangisidir?”
“Anne-babaya iyiliktir.” diye cevaplandırdılar.
“Sonra hangisidir?” dedim.
“Allah yolunda savaşmaktır.” diye buyurdular.

 

 

Hülasa anneye ve babaya her türlü ikram ve ihsanda bulunmak, onların ihtiyacı olduğu takdirde bütün maddi ihtiyaçlarını gidermek, onlara “öf” bile dememek, onlara karşı daima tatlı dilli olmak, en güzel tavır ve davranışlarla karşılık verip en ufak bir şekilde onları üzmemek bıkkınlığı ifade edebilecek bir tavır takınmamak gerekir. Gönüllerini kıracak en küçük bir sözden bile kaçınmak, her hususta rızalarını kazanmağa çalışmak, onları kendisinden memnun etmek, yaşlandıklarında onların her türlü hizmetine koşmak, hastalık anlarında tedavi ve bakımlarını yaptırmak çocukların görevidir. Hasta veya yatalak hallerinde onların hizmetlerinde bulunmak cennetin kapılarını aralayan bir davranıştır .

Allah hepimizi anne ve babasına hürmet eden, hizmet eden, onların ve Allah’ın rızasını kazanan evlatlar olmamızı nasib etsin…

Selam ve dua ile..