İslamda Sanat Sanatta İslam

İslam’da Sanat Sanatta İslam
Allah’ın Güzellikleri Tavsiye Etmesi
Kalp Rikkatli olarak Aşk ve Estetik,

islami sohbet 

İslam’da Sanat sanatta İslam, www.hirafm.net

Kalp Rikkatli olarak Aşk ve Estetik

Kuran-ı Kerim’de  estetikle  ve güzellikle doğrudan ilgili değilmiş gözükmekle birlikte, bir müminin nasıl  bir özelliğe  ve ruh dünyasına  sahip olması gerekeni göstermesi bakımından zikretmeden geçemeyeceğimiz bir ayet de şudur (Enfal,2)

Bu ise medeniyetin ta kendisidir. Bunun içindir ki gerek Kuran-ı Kerim, gerekse İslam Peygamberi (s.a.v) her fırsatta rakik  kalbin yansımaları olan  acımayı,  bağışlamayı, cömertliği,   temizliği, yani  “nezaketi” ruh inceliği, nezafeti maddi temizlik, nezaheti manevi temizlik; güzelleştirmeyi, çalışmayı, affetmeyi buyurmakta ve hatta bunun içindir ki haya imandadır.  temizlik imandandır. demektedir. 

Dikkat edilirse Allah, bu ayette cinsiyet ayrımı yapmaksızın insanlara süslenecek elbise de verdiğini, hatta bunun,  Allah’ın bilinip inanılması. İçin bir delil olduğunu ifade etmektedir. Sırası gelmişken bu ayette sözü
edilen “takva libası” üzerinde de durmak gerekmektedir.. Bu ise, insanın imanının, sadakatinin, sorumluluğunun, kültürünün, ahlakının, karakterinin, sosyal ve psikolojik donanımlarının bir yansıması olan vakar ve ciddiyettir.

Allah’ın Güzellikleri Tavsiye Etmesi

 Ne yazık ki meallerin çoğunda hatta neredeyse tamamında bu ibaredeki hasene  sözü, güzellik anlamına gelen  “hüsn”  ile doğrudan ilintili olduğu halde onun estetik yönü ih- mal edilerek, “iyilik ve nimet” şeklinde tercüme edilmiştir. Bu sebeple
Böyle davranış biçimleri ancak estik iman ile mümkündür.  Ey Ademoğulları, her mescide gidişinizde ziynet, güzel giyiniz. Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz. Allah israf edenleri sevmez şüphesiz.

Allah’ın Güzellikleri Tavsiye Etmesi hirafm.net

Konu ile ilgili diğer bir ayet (7 Araf, 26) de şöyledir:
Ey ademoğulları! Şüphesiz indirdik size çirkin yerlerinizi örten giysi ve süslenecek elbise, ve bir de takva libası, ki hepsinden daha hayırlısı işte bunlar ayetlerindendir. Rabbinin düşünüp de öğüt alacak kimseler için

Kalp Rikkatli olarak Aşk ve Estetik, www.hirafm.net

islamisohbetçi  ailesini ziyaret için , Ruhumuza dokunan ilahiler, Ezgiler bu Radyoda.

islami sohbetçi radyo birbirinden güzel ilahi ,Ezgi ve Sohbetlerimiz için, hiraFM.net  radyoda, Kuran-ı Kerim dinletiler, Kuran-ı Kerimin meali, ilahiler, dinle ilgili sohbet dahil olabilecek her konuda, dini sohbetler, hadisler,islamisohbetçi radyomuz winapten dinlemek için tıklayınız…Selam ve Dua İle

Hiçlik makamı nedir?

Selamun aleykum,

Bu hafta sizlere hiçliğin  anlamlarını Mevlana ve Şems-i Tebrizi’den  anlatımlar ile ve Nasrettin Hoca’nın hiçlik fıkrası ile paylaşım yapacağım…

islamisohbetçi

Hz Mevlana derki ;Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken,sen hiç ol…Menzilin yokluk olsun.İnsanın çömlekten farkı olmamalı,nasıl ki çömleği ayakta tutan dışındaki biçim değil,içindeki boşluk ise,insanı ayakta tutanda benlik zannı değil hiç’lik bilincidir…

Esas kirlilik, dışta değil içte, kisvede değil kalpte olur. Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.


Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen HİÇ ol. Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl çömleği tutan dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil, hiçlik bilincidir.


Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet Tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sende korku ve utanç içindesin çoğunlukla. Yok eğer Tanrı dendi mi evvele aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir. 

Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. “Aman sakın kendini” diye tembihler. Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği: “bırak kendini, ko gitsin!”
Akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!

Tebrizli Şems / Mevlana…

Tasavvufun Günümüzde Uygulanması

Tasavvuf, insanın kendi içine yaptığı yolculuktur. İslam tasavvufunda bu yolculuğa sülûk denir ve tasavvufta varılması gereken nokta İslam’da “Kendini hiçlikle bilen Rabbini varlıkla bilir” noktasına ulaşmaktır.

Hiçlik, kişinin her sahip olduğu özellikte (isim ve sıfat) dengelenmesi ve yaratıcının sonsuzluğunda kendi yerini idrak etmesidir. Bu hal, şahsiyetsiz, tembel bir kişilik yaratmaz. Bilâkis, yaratıcısından emin olan, maddi olayların yıkamadığı kuvvetli şahsiyetler oluşturur.

Böyle dengeli, kişilikli insanın beşer halinden varolabilmesi için mesela;

1.Ben bir bedene sahibim ve bedenimin sağlıklı, yorgun, enerji dolu ya da hasta hali beni etkilemez çünkü bedenim sadece, içinde Allah’ın manasını taşımak için vardır, ve bu yüzden ben bedenime değer veriyorum ama tapmıyorum,

2. Ben duygulara sahibim ama bu duygular bende yaratıcının manasını idrak etmem için, üzerimde hak olan yaratıcıya ait isim ve sıfatları ortaya çıkarmak için vardırlar yani aracıdırlar,

3. Ben bir akla sahibim ama aklımı kural koymak için değil, yenilikleri öğrenmek ve algılayabilmek için (tefekkür) kullanırım. Kıyasların, aklı işlettiğini bildiğim halde, zıddı olan bir şeyin aslında var olmadığını idrak ettiğimden, kıyasları birliğe ulaşmada aracı olarak kullanırım,

4. Ben bir egoya sahibim, ama ben sonsuza nisbetle hiçim. Buna rağmen hiçlikte tecelli edene göre herşeyim. Allah’ın beni saymış olması ve yaratmış olması ve benden tecelli etmesi bana güven sağlar. Buna rağmen mükemmel olma isteğimde hiçbir zaman başarılı olamayışım bana hiçliğimi öğretir,

5. Ben bir kalbe sahibim. Ancak bilirim ki kalbim bir et parçası olmayıp, Allah’ın ışığının vurduğu yerdir. Çünkü Kuran’ da Allah, “Ben yerlerin ve göğün nuruyum, ışığıyım” buyuruyor. İşte bu ışık sayesinde kalbim, aklımın algılayamadığı derinlikleri ve sonsuzluğu idrak eder. Ve kalbim, Allah’ın mekânı olur. Orada tecelli eder. Bu tecelli sayesinde ben herşeyin Bir’den ibaret olduğunu ve bütün sayıların birin tekrarı olduğunu idrak ederim,

6. Ben Allah’ın ruhumdan ruh üfledim dediği sonsuz bir zenginliğe sahibim ve bunu idrak ettiğim zaman huzurlu olurum ve Allah’ın huzurunda olurum
der.

Bütün bu idrakler, insanın vücudu içinde dengeyi kurmasıyla alakalıdır. O halde önce, bedenimizi sağlam ve esnek tutmak, midemizi yeterli ve dengeli gıdalarla beslemek, tutkularımızı aşırılıktan korurken, tutkusuz olmaktan da kaçınmaktır. (Mesnevi’ de Hz. İsa’ya sorarlar; “En korktuğunuz şey nedir?” “Allah’ın gazabıdır” der. “Peki bundan nasıl korunuruz?” deyince, “Kendi öfkenizi yenerek.” diye cevap verir. Korkular nefsin eseridir diyor Hz. Mevlâna. Allah’ına güvenen ve Allah’ın evebeyn olarak hakiki koruyucu olduğuna inanan kişi için tek korku, bu yüce sevgiliyi kırma korkusudur. O bile, annesinin ilgisini çekmek için şımaran çoçuğun korkusuna benzerse insanı acı çekmekten uzak tutar. Ama bu hal ve bu idrak tedbirsiz kalmak değildir. Tedbiri alıp sonucu hakkında üzüntü duymamaktır. Dünyadaki bize ait gözüken şeylerin, yok olabileceğini düşünerek, Epiktet’in dediği gibi “Çömlek seviyorsan itiraf et, kırılınca üzülmezsin” diyebilmektir. Kuran’ ın cehennemin kapıcısına verdiği adın Malik, yani mülk sahibi, cennetin kapıcısına verdiği adın da Rıdvan, yani razı olan olduğunu bilerek, dünyada bize verilen şeylerin emanet olduğunu hissedip, mülk haline geçirmemek (benim dememek) ama korumak, başımıza gelen hadiselerde ise sıkıntı ve bela duyma yerine terbiye olduğumuzu hissederek sevinmek derecesine ulaşmaktır.)

Eflatun, İslâm’ın sırat-ı müstakîm dediği bu duygulardaki dengeyi şöyle anlatır: Vucüt aklın idare ettiği bir at arabasıdır. (Buradaki akıl gönülle evli olan akıldır, yani sezdiği şeylerin gönül tarafından teyid edilmesiyle tatmin olan akıldır). Atlardan bir tanesi şehvet yani duygularda aşırılık, diğeri şecaat yani terbiye edici ahlak, etiktir. Ancak atlar dengede olduğu zaman araba düzgünce yol alır. Burdan da anlaşılıyor ki, ilk insanla başlayan tasavvuf, her devirde aynı şeyleri söylemiş ve aynı şeyleri önermiştir.

O halde insan bütün bu özelliklerinden dolayı, kendinde var olana göre var, kendine göre yoktur. Bu yüzden gururlu değil, vakarlı olur. Gurur, “Ben üstünüm” demek, vakar ise “Var olmamın sebebi var” demektir.

Bu anlayış insanı içindeki huzura, yani Allah’ın huzuruna götürür. Ve insan, bu anda pratik akla kavuşur.

Kendi manalarının kılavuzluğuyla, belli bir düzeye ulaşan kişi dünyadan etkilenmez. Övüldüğünde sevinmez, yerildiğinde incinmez. Aç gözlü değildir. Kaybetmekten korkmaz. Yalnız Allah’a güvenir. Bu hal tasavvufu birebir hayatında yaşayan Hz. Musa’da aşikâr olmuştur. Kuran’da ve Ahd-i Atik’te belirtildiğine göre Musa, güven makamına böyle çıkar. Yaratıcı ona elinde ne olduğunu sorar, Musa; “Bu benim asam, ben ona dayanırım.” der, ve onunla neler yaptığını anlatır. Allah asayı atmasını emreder. Asa yılana dönüşür. Böylece Hz. Musa dayanılacak tek gücün Allah olduğunu öğrenir. Daha sonra Musa asasını Allah’ın emri ile Firavun ve sihirbazların önünde yere atar. Yılana dönüşen asa, sihirbazların yılanlarını yutar. Bu da Allah’ın emrinin insan irade ve çabasından daha güçlü olduğunu ispat eder. Allah, Musa’ya, “Yere attığında atan sen değilsin.” buyurur. Bu da insana, kendi irade ve arzularımızla Allah’ın iradesini bozmaksızın mevcudata hizmet etmenin zevkini öğretir.

Bunların sonucunda insan, insan olmanın zevkini yaşar. Hedefimiz kendimizi yok etmek değil, kendimiz aracılığıyla insanî ve gizli ruhları görebilmektir.

Tasavvuf, hakkında konuşulması gereken değil, yaşanması gereken içsel yolculuktur. Tassavvuf şeriatın iç yüzünü araştırır ve insanı şeriata değil, şeriatı insana hizmet eder hale geçirir

Kelime-i Tevhid, “La ilahe illallah” olup, “La”, yok diyenleri, (ateistleri, benden başka herşey yok) kabul, ikinci kısmında, önümüze gelen herşeye taptığımız devreleri kabul, üçüncü kısmında taptığımız şeylerin bir bir yok olduğunu gördüğümüz, tapılacak hiçbirşey yokmuş; “la ilahe” devresini kabul, ve sonunda “nefsini bilen Rabbini bilir” haliyle “yalnız var olan Allah’tır”ı kabuldür.

Namaz bütün sufizm yollarında geçerli olan içsel huzur, kendindeki yaratıcıyı bulmak, (Hak) o yaratıcı önünde eğilmek ve onunla birlikte miraçta bulunmaktır.

Zekat, insanın toplum içinde yaşayabilmesi için tek çarenin fazlalıklarını onlarla paylaşmanın zevkine varmak olduğunu öğretir.

Oruç, vücudu aşırılıklardan alıkoyan ve sabrı öğreten, fakirin halini idrak ettiren ve lâyıkıyla yapabilen için Kuran’la müjdelenen ibadettir. (Ramazanın sabrının neticesi Kadir gecesidir, yani Allah, kendi manasını taşıyan ilmi insanlara lütfetmiştir).

Hac, insanlar arasındaki ayırımı ortadan kaldırarak Allah’ın manasını taşıyan ve içi putlardan (Allah’tan gayrıdan) temizlenmiş gönül etrafındaki tavaftır.

Görüyoruz ki tasavvuf, maden, bitki ve hayvan vasıflarıyla yaratılmış beşerin insan olma sanatıdır. Günümüzde dinler, tasavvufun birleştiriciliğinde ve gözlükleriyle birbirlerinin tamamlıyıcısı olarak görülebilirlerse, herşeyin tekten ibaret olduğu bilinir. Bu bakış açısından farklılıklar birliğin güzelliğini yansıtan aynalar olarak kabul edilir ve sloganlar atılarak yaşanmak istenen savaşsız toplumlar, kendi iç savaşlarını bitirmiş insanlar sayesinde sağlanabilir.

Hiç Olmak

”Nasrettin Hoca’ya sormuşlar:“Kimsin?”
“Hiç” demiş Hoca, “Hiç kimseyim.”
Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca:

“Sen kimsin?”
“Mutasarrıf” demiş adam kabara kabara.
“Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasrettin Hoca.
“Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam.
“Daha sonra?” diye üstelemiş Hoca.“Vezir” demiş adam.
“Daha daha sonra ne olacaksın?”
“Bir ihtimal sadrazam olabilirim.”
“Peki, ondan sonra?”Artık makam kalmadığı için adam
boynunu büküp son makamını söylemiş:
“Hiç.”
“Daha niye kabarıyorsun be adam.
Ben şimdiden senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım:
“Hiçlik makamında!

 

Gördüğümüz gibi hiçlik insanın tekamul zirvesindeki makamıdır. Rabbim hiçlik şuuruyla yaşamayı ve hiçlik ile eşref olmayı nasip eylesin…

Selam ve dua ile…

 

islamisohbetçi  ailesini ziyaret için ,

islami sohbetçi radyo birbirinden güzel ilahi ,ezgi ve sohbetlerimiz için ,

islamisohbetçi radyomuz winapten

 dinlemek için tıklayınız…