Hayatta yaşadıklarımızdan Ders almak

Hayatta yaşadıklarımızdan ders almak…

Bir yanlışın doğrusu ancak telafi edildiğinde bir dönüş olarak nitelenir. İnsanoğlu her yanlışının nedenini doğrulukla kıyaslamak zorundadır. Tabiri caizse ayna olacak yolu belirlemeli ve o istikamet üzere kalmalıdır. Peygamberlere verilen Nubuvvetin irsadin hakikatide zaten budur. Seni doğru yola iletmek adına gönderilirler.

Ancak sen bunun bir gayreti kendine aşık etmelisin. Bu gayretinde nizamı yine haktır. O dilemez ise sen dileyemezsin. Tekvir suresi meali Fakat âlemlerin Rabbi Allah c.c dilemedikçe siz ( hiçbir şey ) dileyemezsiniz.

Diğer kısım ise nicelik hayat tecrübeleri, yaşanmışlıklar yapmak dediklerimiz ve yaptıklarımız bu kısım baya ağır imtihanlarla doludur. ancak ne yazıkki çoğuda kendi nefsimizin yaptıkları işlerdir ama yinede nasibinde var ise akıllı varlık olan insan ibret alma, pişman olma, ihtiyatlı davranma yollarını bulabiliyor.

Yusuf suresi 7. Ayeti kerime meali; Yemin olsunki, yusuf ve kardeşlerinin yaşadıklarında, gerçeği arayanlar ve sorup öğrenmek isteyenler için nice dersler ve ibretler vardır.

Hayatımızda yaşadıklarımızdan bizlerde ders alır ders çıkarırız inşaAllah.

Selam ve dua ile

6 Eylül Pazartesi okullar açılıyor

6 Eylül Pazartesi okullar açılıyor

Eylül ayının gelmesi ile birlikte yeni bir

eğitim yılına başlanıyor. covid-19 nedeni ile okullardan uzak kalan çocuklar heyecan ile yeni eğitim dönemini bekliyorlar. İslamisohbet

Öğrencilerle birlikte anne ve babalarda heyecanlı kimi anne ve babalarda ilk eğitim yılı olduğu için daha heyecanlılar. Aileler çok stresli ve telaşlılar. Covid-19 nedeni ile tedbirli olunmasını istiyorlar.
Yüz yüze eğitimin başlamasıyla birlikte öğrencilerle irtibatlı henüz aşı olmamış öğretmen ve diğer personelin haftada en az 2 defa pcr testi yaptırması istenecek.

öğretmenlerimize ve Anne Babalara bu zorlu uzun eğitim döneminde kolaylıklar diliyoruz.

Selam ve dua ile

Vefa, Dostluk ve Muhabbette Sebat Etme

Vefa, Dostluk ve Muhabbette Sebat Etme,

Vefa Ve Dostluk

Vefa, dostluk ve muhabbette Sebat etme, sevgide süreklilik, bağlılık ve sadakat… sözünde durma, verilen sözü yerine getirme manalarına gelir. İslami sohbet

Vefa Nedir?

Dini Ahlakı acıdan anlam verilen sözü tutma, sözünde durma manalarını taşımaktadır. Günlük hayatta ahde vefa tabiri daha çok dini manasında kulanılmaktadır.yani günümüzde daha çok ” sözünde durma’2 anlamında kullanılmaktadır.

çıkar beklenti karşılık beklemeksizin yapılan herşeyin adıdır Vefa.

Bazen insanlara birtakım iyilikler yaparsın ve karşılığı vefasızlıkla karşılık alırsın. işte böyle zamanlarda insanları tanırsın ona göre davranış şeklin değişir.

insanlık adına yüce bir erdem olarak anlamlandırılan bu kelime, manevi duygular temsil eder.

Vefa kelimesi

-Sevgide bağlılık
-kâfi gelme
-minnettarlık
-Sözünde durmak
-sadakat
gibi bir çok örnek anlamlandırılır.

Vefa gösterilmesi gereken çok örnek vardır.

Bilhassa dostlara ve din kardeşlerine vefa’yıda gönle yerleştirmek gerekir.
Ecdada vefa, ve toplumdaki emanetlere vefa, sağlam karakter ve şahsiyetin vasıflarındandır.

Geriye dönük baktığımızda bütün Peygamberler, Vefayı en yüksek seviyede tâlim eden rehberlerdir.

Hz. Peygambere Vefa

Allah’a karşı vefadan sonra en ulvi ve en gerekli Vefa, Alemlerin efendisi olan Hazreti Peygamber’e Sallâllâhu aleyhi vessellem Müteveccih olandır.

Ana babaya vefa

Anne bana hakkı üzerinde en çok durulan hususlardır. onlara hizmet, güzel söz ve ikram, yaşlandıkları zaman evlatların en büyük vefa borcudur.

çıkar beklenti karşılık beklemeksizin yapılan herşeyin adıdır Vefa.

Vefa, Dostluk ve Muhabbette Sebat Etme

İslami sohbet platformu  olarak  Başka  makalede  görüşmek dileğiyle.

Selam ve Dua ile

islamda misafirin önemi

“Misafire hürmet, karşılama” ilk olarak peygamber efendimiz s.a.v zamanından bu yana gelen Türk adetleri ve anlayışı olarak yüzyıllardır taşınmış önemli hasletlerimizdendir.
Türk kültüründe misafirperverlik, erdem dolu bir davranış ve ibadet olarak kabul edilir. Misafiri seven, ona değer veren, fedakarlık yapıp ikramlarda bulunan kişi kültürümüzde şerefli bir davranış olarak kabul görülür.
Bilirizki misafir odası evin en özel yeridir. Her şey misafire özenle en iyisi en güzeli hazırlanır. Misafire açılan mobilyalar, misafir havlusu, misafir terliği, misafir tabakları her şey özeldir.
Türk islam kültüründe yeri yoktur, dinine, rengine, ırkına bakarak ayrım yapmak.

Hz. İbrahim’in misafirlerine davranış tarzı, bize misafire ikram usulünü öğretmektedir. Misafirlerinin Selamını en güzel şekilde alıp onları evine buyur etmesi, yemek hazırlamak için onların yanından ayrılırken kendilerine sezdirmeden yavaşça dışarı çıkması, evindeki en değerli malı olan danalarından birini kesip kızarttıktan sonra misafirlerine güzel bir şekilde ikram etmesi ve bu ikramı bizzat yapması örnek alınacak hususlardandır.

Bu konuda bir çok hadis vardır.

Bir Hadis-i şerifte “Misafir rızkı ile gelir. Ev halkının günahlarına affına sebeb olur. Buyrulmuştur.

Kafirde olsa misafire ikramda bulununuz. ( Hz. Muhammed s.a.v )

Ey iman edenler! kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi hissettirip izin alıp ev sahiplerine Selam vermeden girmeyin. (Nur. 27)

İnsanların birbirleriyle iyi ve yakın ilişkilerde bulunması, birbirlerini ziyaret etmeleri, birbirlerini ağırlamaları sosyal hayatın oluşumunda büyük yer tutmaktadır. Misafirlik birlik ve beraberliği, toplumsal dayanışmayı gösterir.

Birliğimizin ve beraberliğimizin devam etmesi temennimiz.

Bu konuda bir çok hadis’imiz olduğu gibi bir çokta atasözümüz vardır.

Misafir, bin bereket ve bin rahmetle gelir.

Misafir on kısmetle gelir, birini yer, dokuzunu bırakır.

Misafiri aziz tut ki, sen de Allah’tan izzet bulasın.

Ne kötü kavimdir, o kavim ki; hiç misafir gelmez ona. (Hz.Muhammed)

Evlerimizden misafir, rızık, bereket eksilmesin inşaAllah… 

~~~~ Selam ve Dua ile~~~

 

Sevr Magarasindaki Yilanin Hikayesi 152418 M

Sevr Mağarası’ındaki Yılanın Hikayesi

Yıllarca Peygamber Efendimiz’i Görme Hasretiyle Sevr Mağarasında Bekleyen

Sevr Mağarası’ındaki Yılanın Hikayesi

Yılanın Hikayesi

Sevr Mağarası’nda Allah Resulu, bir ara mibarek başlarını Hz.Ebubekir’in dizlerine koyup hafif bir uykuya dalmıştı. O esnada

Hz.Ebubekir. mağarada kendilerine çok yakın bir yerde küçük bir delik gördü. Herhangi bir zararlı haşeriyatın çıkıp da

Hz. peygamri incitmemsi için hemen ayağını Allah Resulunü uyandırmadan o deliğin üzerine koydu. İslamisohbet

Sevr Magarasindaki Yilanin Hikayesi 152418 M
Sevr Mağarası’nda Allah Resulu, bir ara mibarek başlarını Hz.Ebubekir’in dizlerine koyup hafif bir uykuya dalmıştı.

İmtihanı ilahi gerçekten bir müddet sonra düşüncesine haklı çıkıt. Zira bir yılan,Hz.

Ebubekir’in ayağını şiddetli şekilde ısırdı ve zehrini akıttı. O büyük sahabinin canı o kadar yandı ki, Resulllah uynmasın diye hiç kıpırdamadıysa da, gözlerinden düşen birkaç damlaya mani olamadan. öyle ki, damlalardan bir tanesi  Allah Resulun veeb-i munerek ellerine düştü. Bunun üzerine uyanan Hz.Peygamber:

‘Ne var Ebubekir? Ne oldu” diye sordu.

Hz.Ebubekir:

Bir şey yok ya Resullah!” dediyse de, Resullah’ın ısrarı üzerine meseleyi anlatmak zorunda kaldı. (behaki.delail.II,477,İBN-İ kesir; el Bidayte, III,223)  İslamisohbet

Allah Resulü, hemen mubarek tükrüklerini yılanın ısırdıgı yere parmaklarıyla sürdüler.

Allah’ın lutfuyla daha o anda Ebubekir’in acı veızdırabı dindi, yarası şifsa buldu. Zayıf bir rivaye göre bu hadise dolayısıyla Allah Resulü, yılana sordu:

Bu işi niçin yaptın?”

yılan da şötle dedi

Ya Resullah! Ben yıllardır sizi görmenin hasreti ile şu küçük delikte bekler durudum. tam  arzuma nail olacağım sırada, Sizi   görebilme yolumun kapanmış olduğunu gördüm.

Ancak muhabbetimin galebesine dayanamayarak onu kapatanı engellemek için ısırmak zorunda kaldım.”

İslami sohbet platformu  olarak Sevr Mağarası’ındaki Yılanın Hikayesi konulu makalemizin sonuna gelmiş bulunmaktkalede görüşmek dileğiyle

Selam ve dua ile

Yazan:EzeL

Tumblr Mshz3qgbcy1rqimpso1 R1 540

Dua Mümin’nin Silahıdır Ve Dinin Direğidir/Göklerin Ve Yerin Nurudur

Duâ Mümin’nin Silahıdır

Dua Mümin’nin Silahıdır Ve Dinin Direğidir, Göklerin Ve Yerin Nurudur

Dua, Allah’ü Teâlâ’ya karşı tevazu içerisinde yalvarma, yakarma gizli aşikâr bütün ihtiyaçların giderilmesi, sıkıntıların kaldırılması talebini dile getirmektir. İslami sohbet
Yeryüzündeki bütün canlılar, havaya, suya, toprağa ve güneşe muhtaçtır. Bir tohum, yeşermek için toprağa, rüzgâr ise esebilmek için Allah’ın emrine muhtaçtır. İnsan yaşayabilmek için havaya, suya, kuş uçabilmek için kanada, balık ise suya hep muhtaçtırlar. Her yaşayan canlı yaşamını sağlayabilmek için başka varlıkların yardımına muhtaçtır

Tumblr Mshz3qgbcy1rqimpso1 R1 540

Hiçbir şeye muhtaç olmayan tek varlık Allah’ü Teâlâ’dır. Çünkü O, kâinattaki her şeyin tek yaratıcısıdır. Yarattıklarının tamamını yaşatan, bütün ihtiyaçlarını karşılayan yine O’dur. O yaşatmasa hiçbir şey ayakta kalamaz. Her şey O’na muhtaçtır. O ise hiçbir şeye muhtaç değildir. Şu uçsuz bucaksız âlemlerdeki her şey O’nun emriyle hareket eder. Dünya, Güneş,

Ay, yıldızlar hepsi O’nun emriyle dönerler. O’nun emriyle doğar O’nun emriyle batarlar. Yaratılan bütün mahlukat insanı hizmet için yaratılmıştır. İnsanda Allah’ın verdiği akılla düşünür. O’nun verdiği gözle görür, O’nun verdiği kulakla işitir, O’nun verdiği dille konuşur, O’nun ayakla yürür, O’nun verdiği nimetlerle yaşar.

Öyleyse bizlere bu kadar iyilikte bulunan her şeyimizi kendisine borçlu olduğumuz Rabbimize karşı teşekkür etmek, seve seve yerine getireceğimiz en büyük vazifemizdir. Allah’ü Teâlâ’ya teşekkür ise ancak O’na ibadet yapmak ve Duâ etmekle mümkün olur. Hak Teâlâ bizlerden kendisine Duâ etmemizi şu ayetiyle bildirmiştir. İslami Sohbet ekibinden ben yazarınız SamyeLi, duanın öneminden biraz bahsetmeye çalıştım.

“En güzel isimler Allah’ındır, O’na güzel isimleriyle Duâ edin” (Araf suresi: 180)
Rabbimiz Duâ edip şükreden kullarını sever ve onlara verdiği nimetini arttırır. Ayeti kerimede şöyle buyurulmuştur “Şayet şükrederseniz elbette size nimetimi arttırırım.” (İbrahim Suresi: 7)
Her şeyi işiten Rabbimiz bizim Duâlarımızı da muhakkak işitir ve kendisini saygı ve minnetle andığımızı bilir. Yalnız yapmış olduğumuz Duâların her zaman için hemen kabul edilmesini beklemememiz gerekir. Çünkü bizim için neyin ne zaman daha hayırlı olduğunu Rabbimiz bizden daha iyi bilir.

Duâlara icabet eden Rabbimiz Duâlarımızı hemen de kabul edebilir, bir müddet sonrada kabul edebilir veya sevabını vermek üzere Ahirete de bırakabilir. Peygamber Efendimiz s.a.v bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyorlar “Allah Duâlarınızı kabul eder, ancak kabul edilmesi için acele etmeyin.” (Tirmizi, Deavet, 12)

Sahabeden Ebu Hureyre’nin şöyle anlattığı rivayet edilmektedir: “Bir kimseye şu altı şey nasip ve ihsan edilirse, O kimse altı şeyden mahrum olmaz.

1. Bir kimseye şükür nasip olursa daha fazlasından da mahrum olmaz. Bu manadaki ayeti kerimede şöyle buyurulmuştur. “Şayet şükrederseniz elbette size nimetimi arttırırım.” (İbrahim Suresi: 7)

2. Bir kimseye sabır ihsan edilirse, O kimse sevaptan mahrum olmaz. Bu manadaki ayeti kerimede şöyle buyurulmuştur”… Sabredenlere ecirleri hesapsız verilir.” (Zümer suresi: 10)

3. Bir kimseye tevbe nasip edilirse o kimse tevbenin kabulünden mahrum olmaz. Bu manadaki ayeti kerimede şöyle buyurulmuştur “O, kulların tevbesini kabul eder.” (Şura suresi: 25)

4. Bir kimseye istiğfar nasip olursa bağışlanmaktan mahrum olmaz. Bu manadaki ayeti kerimede şöyle buyurulmuştur “Rabbinize istiğfar ediniz çünkü O, çok bağışlayandır. (Nuh suresi: 10)

5. Bir kimseye Duâ etmek nasip edilirse Duâsı icabetten mahrum olmaz. Bu manadaki ayeti kerimede şöyle buyurulmuştur “Bana Duâ edinizki ki icabet edeyim.” (Mü’min suresi: 60)

6. Bir kimseye sadaka vermek nasip edilirse verdiğinin yeri doldurulur. Bu manadaki ayeti kerimede şöyle buyurulmuştur “Siz hayra iyiliğe harcarsanız, Allah onun yerine başkasını verir.” (Sebe suresi: 39

Duâ müminin Silahıdır”

İslami sohbet platformu  olarak  Duâ müminin Silahıdır  konulu makalemizin sonuna gelmiş bulunmaktayız. Bir başka makalede görüşmek dileğiyle

Selam ve dua ile

Dua Mümin’nin Silahıdır Ve Dinin Direğidir, Göklerin Ve Yerin Nurudur

Hz.Ali

 

20210512 030017

Elvada Ey Şehr-i Ramazan

Elvada Ey Şehr-i Ramazan İslamisohbet

Bir bahar müjdesi gibiydi gelişin.

Rahmettinle kandık, şifa bulduk, Şimdi gidiyorsun ey Şehr-i Ramazan elveda. Neşe sactı gönüle,  okundu mukabele, diyoruz güle güle, elveda ya şehr-i Ramazan

20210512 030017

Elveda ey şehr-i Ramazan derken; misafiri hoşnut göndermenin yolalrına bakalım.Gelişinle ne kadar sevindiysek gidişin o kadar büktü boynumuzu. İslamisohbet

on bir ayın sultanısın, dertlilerin dermanısn, Hakk’ın bize ihsanısın, elveda ey Şehr-i Ramazan elveda.

Gündüzlerin rahmeti idi gecelerin nimeti idi, aşıkların vuslat idi, şehri mubarek elveda

Elveda Ya şehri Ramazan!

Gelişin huzur verdi, gidişin hüzün. Elveda Ramazan.

Bin damla serisin yüreğine, bin mutluluk dolsun gönlüne, bütün hayallerin gerçek olsun, duaların kabul olsun bu hüzünlü bayramda Ramazan Bayramın mubarek olsun!

Yazan: EzeL

Muhammed (s.a.v) Aşığı Bir Padişah

Pergamber efendimizin doğumundan yaklaşık 700 sene evvel Malik bin Milhan isimli yemenli bir yahudi padişah, Tevrat’ta Hz. peygamber Efendimizin s.a.v geleceğini ve O’nun üstün meziyetlerini öğrenmiş, O’nun dinini Medine’de anlatıp yayacağını tespit edince ordusuyla Medine’yi fethetmiştir. O kutlu Resule yetişip, O’nun ümmeti olabilme şerefine erişim ümidi ve, O’na hizmet etmek amacıyla iki katlı bir ev yaptırmış ve beklemeye koyulmuştur. Fakat ömrünün vefa etmeyeceğini anlayınca, içi iman alevi yangınlı bir mektup yazıp mührüyle mühürlemiş ve son Peygambere verilmek üzere evlatlarına emanet bırakmıştır. Onların yetişememesi durumunda da torunlarına verilerek nesilden nesile aktarılmasını, Resulullah’a ulaştırılmasını vasiyet etmiştir.İslamisohbet

Mektubunda

“Ey Allah’ın Resulü, Ben seni görmeden sana iman ettim ve Allah (c.c.) nün en son ve en büyük Peygamberi olduğunu kitaplardan okudum. Sana yetişebilseydim her türlü emirini bir lütuf bilip baş üstüne yapardım. Bu mektup sana ulaşırsa ne olur beni ümmetliğe kabul et.” diye yazmıştır.

Efendimiz türlü işkenceler ve ambargolar sonucunda Allah (c.c) nün emriyle Medine’ye hicret edince tüm ensarların evine misafir edebilmek için yarıştığı sırada Efendimiz s.a.v devesi kusva’yı işaret ederek:

“Deve bu gün memurdur, onu serbest bırakın.” buyurmuşlar ve devenin çöktüğü yerdeki eve misafir olacağını bildirmişlerdir. Deve Medine sokaklarını koklaya koklaya tam 700 sene önce son Peygambere s.a.v hizmet amacı ile inşa edilmiş, tuğlaları aşk ateşi ile örülmüş olan bu evin önüne çökmüştür. Bu ev zamanla el değiştirerek Ebu Eyyüb el Ensari’ye geçmiştir. Bu mektubu elinde emanet olarak bulunduran kişi koşarak gidip, ipek sargılar içindeki mektubu getirmiş ve “Ya Muhammed s.a.v vallahi sen Allah (c.c) nün Resulüsün ” demiştir.

Efendimiz de

“Evet, ben Allah’ın Resulüyüm. Sana bu şahitliği yaptıran şey nedir?” diye sorunca, adam olayı anlatmış ve mektubu Efendimiz s.a.v takdim etmiştir.Efendimiz s.a.v Hz. Ali’ye mektubu okumasını emretmiş ve mektubun içeriği duyulunca tüm Medine Tekbirlerle sarsılmış ve duyan herkes gözyaşlarına boğulmuştur.

Bu olay Peygamberimizi s.a.v asırlar ama asırlar önce büyük bir iman ve aşk ateşiyle bekleyenler olduğunun bir delilidir.

Biz seni görmeden sevdik nebiler nebisi ya Resulullah Sallallahu aleyhi vesselam.

Allah (c.c) ümmeti Muhammed’i peygamberimiz sallallahu aleyhi vesselam’e komşu etsin inşaAllah. 

~~ Selam ve Dua ile ~~

Images

Hak Yolcusu 880x660 (1)

Hak yolunun Yolcusunda Bulunması Gereken Dört Haslet

Hak yolunun Yolcusunda Bulunması Gereken Dört Haslet

Hak Yolcusu 880x660 (1)

Hak yolunnun Yolcusunda Bulunması Gereken Dört Haslet

Kuvvetli ihlas sahibi olmak

İhlas,Allah tarafından temiz kalblere bahşedilmiş, azları çok eden, sığ şeyleri  derinleştiren  sınırlı ibadet ve taati sınılaştıran öyle sihirli bir  kredidir ki, insan, onunla dünya ve aukba pazarlarında en pahalı  nesnelere talip olabilir ve onun sayesinde alemin sürüm sürüm olduğu  yerlerde hep elden ele dolaşır.İslamisohbet

İhlasın bu sırlı gücünden dolayıdır ki,  Allah Resulü (asm)  ”Dini  hayatında ihlaslı ol, az amel yeter.” (Münavi, feyzul Kadir, I, 216)

”Her zaman amellerinizde ihlası gözetin, zira Allah, sadece amelin halis olanını kabul eder.” (Münavi, feyzul Kadir, I, 217) diyerek, amelerin ihlas yörüngeli olması tenbihte bulunur.

İhlas, kul Mabud arasında bir sırdır ve be sırrı Allah, sevdiklerinin kalbine koymuştur.

Samimi istikamet ehli olmak,

İstikamet nedir?

Sözlükte ”doğruluk, düzgün, dengeli, sabit ve karalı olma” gibi anlamlara gelen kavm kökünden masdar olan İstikamet  ”doğruluk, dürüstlük, adalet, itidal, iteat, sadakat ve dürüstçe yaşama” manalarına kullanılmaktadır.

İslami kavramları doğru bir şekilde telakki etmek ve onları Allah ve Rasülünün yüklenmiş olduğu
anlamlar çerçevesinde değerlendirmek hiç kuşku yok ki, İslam’ın doğru anlaşılmasını sağlayan en

önemli faktörlerden birisi Bu gün nice insanın zihinsel anlamda git-geller yaşamasının ve fikri bakımdan birçok kargaşanın içerisine düşmesinin en büyük nedeni, belki de kavramları yerli yerince kullanamamasından
kaynaklanmaktadır.

Oysa insan, kavramların içini İslam’ın temel kaynaklarının gösterdiği
doğrutuda doldursa ve hangi kavram olursa olsun, her şeyden önce ona İslam’ın nasıl bir anlam
yüklediğini araştırsa, yanlışa düşmesi ve zihinsel kargaşalar yaşaması asla söz konusu  olmayakcaktır.

Gayret ve sebatkar olmak,

İslam davasında  hizmetle  karşımıza çıkan en büyük  engel  anlaşılmamaktır. Kazancı somut olmayan, gelecekte yada

sadece ahirette görebildiğimiz vadeli bir karşılık gayret  etmekteyiz. Biz gaybe ve gaybi yardımlara iman ediyoruz.

Gayret ve sebatkar olmak,

Hak yolunnun Yolcusunda Bulunması Gereken Dört Haslet
Sebatkar Olmanın Yolları,
Bizleri hidayetle şereflendiren, cemaatle nimetlendiren, Mü’min kardeşlerimizle destekleyen Rabbimize hamd olsun.

İmtihanlarla dolu şu dünya hayatının kaygan zemininde ilerlemeye çalışırken içinde bulunduğumuz ‘Allah’ın Dinine Hizmet Makamı’ tutunacak bir kulp hükmündedir. İmtihanlar çok ve çeşitlidir, nefsimiz ise zayıf ve cahildir.

Bu zayıf halimizle kuvvetli fırtınalara karşı durabilmek bir sığınakla, dayanakla mümkündür.

İslami hizmetin içinde olmak, fırtınalı bir denizde sakin bir liman bulmak gibidir. İçinde bulunduğumuz hizmet şeytanın, nefsin ve çevremizin baskılarına ya da kaydırma gayretlerine karşı garantili bir sığınaktır. Hem Müslümanların arasında bulunmak hem de Allah’ın dinine hizmet ile vazifeli olmak bizleri imtihanlara karşı canlı ve güçlü kılar.

Allah’a ve O’nun Rasulü’ne iman edersiniz, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Bu, sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz.

O da sizin günahlarınızı bağışlar, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel konaklara yerleştirir. İşte ‘büyük mutluluk ve kurtuluş’ budur.

Tam teslim olmak

Allah’a tam teslim olmak

Eş’arî İslâm’ı “Allah’a tam teslimiyet, hükümlerine boyun eğme ve emirlerine uyma” şeklinde tanımlarken (İbn Fûrek, s.155; krş.

Bâkıllânî, et-Temhîd, s. 392) Mâtürîdî “kişinin kendini bütünüyle Allah’a teslim etmesi, sadece ve tamamıyla O’na kulluk edip ortak koşmaması” diye bir tarif yapmıştır (Kitâbü’t-Tevhîd, s. 394 …

İslâm, Allah’a Teslim Olmak Demektir
Allah’a teslimiyet ilk  sorumluluğumuzdur.

Birbirimizle barışık yaşamak boyun borcumuzdur.

Selâmet velhâsıl kurtuluş, ancak bu ikisinin sonucudur.
İslâm’ın tarifi: Kelime olarak teslim olmak, itaat etmek, bağlanmak, boyun eğmek ve selâmette olmak gibi manalara gelir.

Terim olarak, Hz. Muhammed’in tebliğ buyurduğu şeylerin hepsini kalp ile tasdik, dil ile ikrar edip,[4] onları yaşamak ve hayatta uygulamaktan ibarettir.»[5]  İslamisohbet

Zorluklar karşısındaki dik duruşu, cesareti ve sebatıyla bizlere örnek olan Efendimiz Muhammed Mustafa  Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e de salât ve selam olsun.

Selam Ve Dua ile

En güzel Abdest kim alıyor

Bir gün yaşlı bir müslüman çeşmeden abdest alıyordu. Peygamber efendimizin torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin r.a da orada oynuyorlardı. baktılar ki ihtiyar abdesti yanlış alıyor. Yanına sokulup beklediler. ihtiyar abdestini bitirdi, cebinden mendilini çıkarıp kurulanirken çocuklar:

“Selamun Aleykum ” amca, abdestinin hayrını gör dediler. ihtiyar müslüman: “sağ olun evlatlar, Allah sizden razı olsun” dedi. Çocuklar:

“Bey amca sizden bir ricamız var; biz kardeşimle ihtilafa düştük. Biz ikimiz de abdest alalım sen bir bakıver, hangimizin abdesti doğru…”

Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin her ikiside ayrı ayrı abdest aldılar. Yaşlı amcada dikkatle onların abdest alışlarını takip ediyordu. Çocuklar:

“Nasıl  bey amca, hangimizin aldığı doğru? benimkimi usulüne uygun, kardeşimin ki mi ? Sen bize şimdi söyle de bir daha yanlış abdest almayalım. Hem sana dua ederiz. Bir kelime öğretsen sana da sevabı var. Sen daha iyi bilirsin. Yaşlısın; biz daha çocuğuz” dediler.

ihtiyar müslüman:

“Çocuklar her ikinizinde abdesti doğrudur, hem tıpkı aynıdır. İkinizin de aldığı abdestin arasında hiç bir fark yoktur. Abdest yanlış ve eksik alan benmişim, bu yaşıma gelmişim de doğru dürüst abdest almasını öğrenememişim. İşte şimdi sizler bana doğru abdest almasını öğrettiniz. sağ olun, var olun. Allah sizlerden razı olsun. Siz kimin evlatlarısınız bakayım, isimleriniz nedir, siz bana çok büyük bir iyilik ettiniz” deyince;

Çocuklar: “Babamız Hz. Ali’dir, biz Hasan la Hüseyin’iz. Hem Hazreti Peygamber torunlarıyız dediler.”

ihtiyar müslümanın gözlerinden tesbih tanesi gibi yaşlar geldi, çok duygulandı, pek memnun olduğunu anlatmak için şöyle dedi:

” Evet, belli, belli… Dine çok uygun davranış ve hareketimiz, terbiye ve nezaketinizden belli… O yüce Peygamberin torunları ve Hz. Ali’nin evlatları olduğunuz, Peygamberimiz’in biricik kızı FatımanıFatımatüz-Zehra’nın ciğer pareleri olduğunuz, edeb ve terbiyenizden hareket ve nezaketinizden bellidir… Hiç gönül kırmadan, ben ihtiyarın kalbini incitmeden yanlış abdestimi düzelttiniz, bana abdest almasını öğrettiniz.

Allah sizden razı olsun diyerek çocuklara bol bol dua etti.”

“Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.” 

(Tirmizi. 15)

Allah c.c bizlerin içinden merhameti saygıyı eksik etmesin.

‘Selam ve Dua ile’

Images 1