Kıraat Çeşitleri

Kıraat Çeşitleri
Mütevatir Kıraatler
Yalan üzere birleşmeleri mümkün olmayan bir topluluğun aynı şekilde yalan üzere birleşmeleri mümkün olmayan bir toplulukları rivayet ettikleri kıraatlere mütevatir kıraat denir. HiraFM.net

İslamisohbetci.com HiraFM.net Dini Sohbet Kıraat Çeşitleri

Yedi kıraat imamına nispet edilen kıraatler mütevatir kabul edilmiştir.

Meşhur Kıraatler sahih senetle nakledilen, Arapça’ya ve er-resmü’l-usmani’ye uygun olan, kurra arasında meşhur olsa da tevatür derecesine ulaşamayan kıraatlere meşhur kıraat denir.

Bunlar yedi kıraat imamından sonra zikredilen üç kıraat imamına nispet edilen kıraatlerdir. Ahad Kıraatler Senedi sahih olup Arapça’ya veya er-resmü’l-‘usmani’ye uymayan kıraatlere ahad kıraat denilmiştir.

Bu kıraatlerin namazda veya namaz dışında okunması caiz değildir.

Şaz Kıraatler Senedi sahih olduğu halde Mushaf hattına uygun olmayan kıraatlere şaz kıraat denilmiştir.

Kıraatlerin kabul edilmesinde üç şart aranmıştır. a) Hz. Peygamber’den (s.a.v) sahih senedle nakledilmesi b) Arapça dil kurallarına uygun olması c) Er-resmü’l-usmani’ye uygun olmasıdır.

Mevzu Kıraatler Kıraatlerin hiçbir şartını taşımayan ve uydurulan kıraatlere mevzu kıraat denir.

Müdrec Kıraatler Ayetlere tefsir amacıyla yapılmış ilavelere müdrec kıraat denilmiştir.

Bunlar bazıları tarafından ayetin bir bölümü zannedilerek (farklı bir kıraatmiş gibi) rivayet edimişse de müdrec oldukları tespit edilmiştir.

İslamisohbetci.com olarak  Kıraat Çeşitleri  Makalemizin sonuna geldik. Başka makalede buluşmak üzere.

Selam ve dua ile

Kıraat İlmin Tanımı

Kıraat İlmin Tanımı
Selamun Aleykum ve Rahmetullah
Kıraat sözlükte “okumak ve tilavet etmek” anlamlarına gelir. Terim olarak Kur’an kelimelerinin eda keyfiyetini ve bu keyfiyet konusundaki ihtilafları/farklılıkları nakleden kimselere dayandırarak bilmektir.

 islami sohbetçi  HiraFM.net

 HiraFM.net Dini Sohbet  Kırat İlmin Tanımı

Kıraat İlminin Doğuşu

Kur’an-ı Kerim ilk yıllarda Kureyş lehçesiyle Hz. Peygamber’e (s.a.v) nazil oluyordu. Müslümanlar kabile halinde yaşadıklarından ve farklı lehçeleri konuştuklarından aynı dili konuşmalarına rağmen Kur’an okunuşunda lehçe farkından dolayı ihtilaf ediyorlardı.

Kureyş dışında farklı lehçeleri konuşan insanlara koylaylık sağlamak amacıyla Kur’an, Medine döneminden itibaren yedi harf üzere inmeye başladı. Böylece lehçesi farklı olan Müslümanlar zorlandıklarında kendi lehçelerine uygun olarak okuyabilme imkanı bulmuş oldular. Yedi harfin anlamı konusunda alimler ihtilaf etmiştir.

Peygamberimiz (s.a.v) bu konuda kesin bir açıklama gelmediğinden yedi harfin anlamını tespit etmek kolay olmamıştır. Bu yüzden 60 civarında görüş ortaya atılmıştır.

Bu bağlamda Kur’an’da belirli kelimelerin farklı kıraatleri nakledilmiştir.

Bu farklı kıraatler sahih nakil yoluyla Hz. Peygamber’den (s.a.v) rivayet edilmiştir. Söz konusu kıraatler zamanla sistemleşerek kıraat imamlarına nispet edilir olmuştur. Daha sonra da yedi kıraat imamına nispet edilen “yedi kıraat” kavramı ortaya çıkmıştır.

“Yedi kıraat” kavramı “yedi harf ” kavramından çok sonra ortaya çıkmış bir kavramdır. Ancak bazen bu iki kavram birbirine karıştırılmıştır. Hatta “yedi harf” kavramının anlamı “yedi kıraat” olarak algılanmıştır. Oysa mesele öyle değildir. Yedi kıraat’in yedi harf içerisinde değerlendirilmesi mümkünse de yedi harfin, yedi kıraat olarak izah edilmesi mümkün değildir.

İslamisohbetci.com olarak  Kırat İlmin Tanımı Makalemizin sonuna geldik. Başka makalede buluşmak üzere.

SELAM ve DUA ile

Şehit’lik Mertebesinin Şerefi

Şehitlik Mertebesinin Şerefi

Din yolunda, Allah uğrunda arslanlar gibi çarğışırken ölenlere, İslam Dini “Şehit” ismini vermiştir. HiraFM.net

İslamisohbetci.com HiraFM.net Dini Sohbet

Şehitlik mertebesi; en büyük, en yüksek derecedir

Şehitlik mertebesi; en büyük, en yüksek derecedir. Müslümanlık nazarında bu mertebeye eşit olan derece, Ancak Peygamberlik mertebesidir. Peygamberlikten başka bir mertebe, buna eşit olamaz. Şehadet rütbesini kazananların mahiyetini bizim bilmediğimiz, sonsuz bir hayat ile yaşamakta olduklarını bize Kur’an-ı Kerim haber veriyor:

“Allah yolunda katlolunanlar için öldü demeyiniz, belki onlar diridir, lakin siz farkında değilsiniz, bilemezsiniz.” melainde olan ayet-i kerime bu hakikati bildirmektedir. Allah yolunda can vermenin ne büyük bir şeref olduğunu düşününüz ki; Peygamberimiz dahi şehit olmasını temenni ederlerdi. Nitekim:

” Allah yolunda katlolunmak, alacaklının hakkından başka bütün kusurları affettirir. mealinde olan hadis-i şerif, Allah yolunda şehit olanların üzerinde olan kul hakkından başka bütün kusurlarının af ve mağfiret olunacağını;

“Denizde şehit olanlar, karada şehit olanlardan Allah katında daha faziletlidir” melaindeki hadis ise, denizde şehit olanların derecesinin karada şehit olanlardan daha üstün olduğunu göstermektedir.

İslamisohbetci.com olarak Şehit’lik Mertebesinin Şerefi Makalemizin sonuna geldik. Başka makalede buluşmak üzere.

SELAM ve DUA ile

Hz. Ömerü’l-Faruk (Radıyallahu Anh)

Hz. Ömerü’l-Faruk (Radıyallahu Anh) Efendimizin Sancak Etlim Ettiği Vakit Söyledikleri Nutuk HiraFM.net

İslamisohbetci.com HiraFM.net Dini Sohbet

“Allah’ın ismiyle, yardım ve lütfu ile bu sancağı teslim ediyorum. İlahi kuvvetle beraber gidin. Yardım ancak Allah’dandır. Hak ve sebattan ayrılmamak ile hasılolur. Allah yolunda, Allah’ı tanımayanları ve hadini aşanları sevmez. Düşman ile karşılaştığınız zaman korkmayın, kudret ve zafer zamanında göz oymayın, burun, kulak kesmeyin; galib geldiğiniz zaman da israf etmeyin (Düşmana lüzumsu zarar verdirmeyin). İhtiyarlardan, çocuklardan, kadınlardan kimseyi öldürmeyin, iki taraf karşılaştığı zaman, düşmana her taraftan hücum ettiğiniz zaman, katliamdan kaçının.”

Birer birer özetini burada nakletmiş olduğum bu emirnameler, şu nasihatlar, müslümanlar için bugün de birer düstur olarak, bugün de kıymetini muhafaza etmektedir. Dinden ilham alan, dini emirlere uymayı vazife bilen müslümanlar, en üstün zamanlarda bu vasiyetlere uymuşlar, değü tecavüzde bulunmak, çok zaman misliyle karşılık vermekten bile vazgeçmişlerdir. Bunların her satırında, her kelimesinde, İslamın yüceliği, adaleti, merhameti ve şefkati ççok açık olarak görülmektedir.

İslamisohbetci.com olarak Hz. Ömerü’l-Faruk (Radıyallahu Anh) Makalemizin sonuna geldik. Başka makalede buluşmak üzere.

SELAM ve DUA ile

REGAİP KANDİLİ NEDİR

REGAİP KANDİLİ NEDİR
HiraFM.net

Allah’ım!
Bu geceyi hakkıyla ihya edip, faziletine erişmeyi nasip et Bizi bu gece af edenler zümresine dahil eyle

Regaip Kandil Mübarek Gece İslamisohbetci.com HiraFM.net

REGAİP KANDİLİ NEDİR VE NELER YAPMALIYIZ
فَاِنْ تَوَلَّوْا فَقُلْ حَسْبِيَ اللّٰهُؗ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَؕ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظٖيمِ
﴿١٢٩﴾

And olsun ki size kendi içinizden öyle bir Peygamber geldi ki, gayet izzetli ve şereflidir. sıkıntıya uğramanız ona pek ağır gelir. size çok düşkündür ve müminlere karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.
Tevbe suresi|128
Allah Teala’nın kullarına lütfunun çokluğu, kereminin bolluğu ve pek çok günahkarı bağışlaması sebebiyle bu geceye Regaip Gecesi adı verilmiştir. Bu gecenin bu değeri nerden kazandığı hususunda değişik rivayetler bulunmaktadır. Bunlardan biri; Hz.Amine validenizin böyle bir gecede Resulallah (s.a.v)’ e hamile olduğunu anladığıdır.
Sevgili Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a,v) Regaip gecesinin içinde bulunduğu Recep ayında çok dua eder. namaz kılar, oruç tutar, iyiliklerin her çeşidini yapar, sadaka vermeye özen gösterirdi.Regaip Gecesi ve Cuma gecesi gibi iki kıymetli gece bir araya gelince, bu gece dahada bir kıymetli oluyor. Bu gece oruçlu olarak karşılanmalıdır
Kuran-ı Kerim okunmalıdır.
“La ilahe illallah.” Allahümme Salli ala seyyidina muhammedin ve ala ali seyyidina muhammed” “Estağfirullah” “Sübhanallah” “Elhamdülillah”, “Allahu ekber, La havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim”, “Allah” gibi sözler mübarek kelimeler dir.bunlari zikretmek çok sevaptır.
Peygamber Efendimiz bu gece Aksam yatsı arasında Hacet namazı kılmıştır.
Hacet Namazı
Salat-ü Ümmiye
Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin nebiyye ümmiyyi ve ala alihi ve sahbihi ve sellim.
Secdeden kalkıp 1 defa Rabbigfir verham verham ve tecavez amma talem. 
Duada Hz.Allah’ a c,c şu şekilde de iltica etmelidir;
“Allahümme barik lena recebe ve şaban ve belliğna ramazan.

İslamisohbetci.com HiraFM.net

Tefsir

Tefsir
HiraFM.net

Tefsir
Kuran-ı Kerim yirmi üç yıl boyunca, yaşanan belirli olaylara bağlı olarak kısım kısım indirilmiştir.

Hz. Peygamber’in hayatının ve onun yaşadığı dönemin iyi bilinmesi son derece önemlidir. Buna ilaveten Kur’an’ın anlaşılması için . Hz. Peygamber2in sünnetinin de iyi bilinmesi gerekir.

Peygamberimizin vefatından sonra onun yakın sahabileri Kur’an’ı açıklamaya ve yorumlamaya devam ettiler. Tefsir konusunda en tanınmış sahabi Abdullah b. Abbas’tır. Sahabe döneminde sonra gelen tabiin nesli de hem öncekilerden gelen bilgileri öğrenmiş ve öğrencilerine öğretmiş hem de kendi düşünce ve yorumlarını açıklamışlardır. Bu yolla tefsir ilmi gün geçtikçe gelişmiştir. Tarih içinde çok sayıda tefsir kitapları yazılmıştır.

Bu kitapları yaz belirli bir düzen içinde çok boyutlu olarak açıklanmıştır. Cumhuriyet Dönemi’nde Elmalılı Hamdi Yazar’ın kaleme aldığı “Hak Dini Kur’an Dili” adlı tefsir kitabı başırılı bir çalışma olarak kabul görür. Tefsir ilminde yapılan çalışmalar dini bir metnin nasıl anlaşılması gerektiği konusunda büyük bir birikim ortaya çıkarmış, bu alanda yazılan şaheserler diğer din ve kültürlere mensup insanlar için örnek olmuştur

Taberi, Fahreddin er-Razi, Kadı Beyzavi ve Zemahşeri’nin tefsirleri bu alanın önde gelen tefsirlerindendir.

İslamisohbetci.com HiraFM.net

İslam Felsefesi

İslam Felsefesi
HiraFM.net İslamisohbetci.com HiraFM.net

Müslümanlar felsefe ile hicri ikinci asrın basında tanışmışlar ve hızlı bir biçimde onu öğrenerek İslam’la uyumlu hale getirmeye çalışmışlardır. 

Müslüman düşünürler ağırlıklı olarak Aristo ve Eflatun’un eserleri üzerine yoğunlaşmış, onlari bazı tasarruflarla Arapçaya çevirip geniş biçimde açıklamalar eklemişlerdir. felsefe alanında öne çıkan isimlerden bazıları Farabi, İbn Sina ve İbn Rüst’tür.

Müslümanlar filozofların felsefe alanında yaptığı çalışmalar dünyaya öncülük etmiş, başta İspanya olmak üzere Avrupa ülkelerinde takip edilmistir.

İslam ilim ve. düşünce ürünlerinin Batıya transferinde bir katalizör vazifesi görmüşlerdir. Kur’an-ı Kerim yirmi üç yıl boyunca, yaşanan belirli olaylara bağlı olarak kısım kısım indirilmiştir. Kur’an’ın anlaşılmasında Hz. Peygamber’in hayatının ve onun yaşadığı dönemin iyi bilinmesi son derece önemlidir.Buna ilaveten Kur’an’ın anlaşılması için Hz. Peygamber’in (s.a.v)sünnetinin de iyi bilinmesi gerekir.

Kur’an’ın anlaşılmasında, onun dili olan Arapçanın her yönüyle çok iyi bilinmesinin gerektiği tartışılmaz bir konudur.

Hz.  Abbas’tır.

Bu yolla tefsir ilmi gün geçtikçe gelişmiştir. Tarih içinde çok sayıda tefsir kitapları yazılmıştır. Bu kitapları yaz belirli bir düzen içinde çok boyutlu olarak açıklanmıştır. Taberi, Fahreddin er-Razi, Kadı Beyzavi ve Zemahşerinin tefsirleri bu alanın önde gelen tefsirlerindendir. konu 

SELAM ve DUA ile

Üç Aylar

 Selamun aleykum ,

Yeni bir üç aylara girmiş bulunmaktayız. Üç aylarımız ve regaip kandilimiz mübarek olsun efendim.

islamisohbetçi

Rabbim hakkıyla ihya etmeyi nasip eylesin.  Üç ayların ehemmiyeti hakkında sizlerle bilgiler paylaşacağım.

Üç aylardan birincisi Recep ayı… Onun ilk cuma gecesi, Regaip Gecesi’dir.

Üç ayların girmesiyle birlikte Müslümanların ruhlarını bambaşka bir hava kaplar. Çünkü bu aylar İlahî rahmetin coştuğu aylardır. Sair vakitlerde iyilik ve hasenelere on sevap veriliyorsa Recep, Şaban ve Ramazan aylarında gittikçe yükselen bir nisbette kat kat fazla sevap verilir.

Meselâ, başka zamanlarda okunan her bir Kur’ân harfi için en az on sevap yazılmaktadır. Recep ayında bu sevap 100 olarak yazılır, Şâban’da 300’ü aşar, Ramazan’daysa 1000’e çıkar. Cuma geceleri binleri bulur. Kadir Gecesi’nde 30 bine ulaşır.

Aklını iyi kullanan Müslümanlar bu açılan âhiret pazarından gerektiği kadar alışveriş ve ticaret yaparlar. Bu fırsat kaçırılmaz!

Recep ayının kudsiyetine Kur’ân-ı Kerîm’de işaret edilmiştir. 4 hürmetli aylardan biridir. Sevgili Peygamberimiz (sav) de üç aylar girdiğinde şöyle duâ ederlerdi:

“Allah’ım! Recep ve Şaban aylarını bize mübarek eyle ve bizi Ramazan’a kavuştur!”

Recep ayının ilk cuma gecesine Regaip Gecesi adı verilmiştir. Allah (cc) o gecede kullarına rahmet ve mağfiretini, lütuf ve ikramını, sevap ve mükâfatını bol bol verir.

Recep’in 27. gecesi Mi’rac, Şâban’ın 15. gecesi Berat, Ramazan’ın 27. gecesi bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi’dir.

Gerçekten üç aylar dünyaya âhireti kazanmak için gönderilen insanlar için çok kârlı ve kazançlı bir ticaret pazarıdır. Çalışan kazanır, hayatını ve malını Allah yolunda sarfedenlerin kârları birden bine çıkar, kâr içinde kâr ederler.

Böyle mübarek ay, gün ve geceler mü’minler için çok büyük fırsatlardır. Böyle bir fırsat elimize bir daha ya geçer ya geçmez! Dünkü gün elimizden çıktı. Yarına ulaşacağımıza dair elimizde senet yok! Öyleyse hakikî ömrümüz, bulunduğumuz gündür. Bunu unutmayalım! Bugün dünyadayız, yarın âhirette olabiliriz! Ecel gizlidir, her vakit gelebilir.

Bir kere daha geçmişimizin muhasebesini yaparak geleceğe hazırlıklı olmanın tedbirlerini almalıyız.

Unutmayalım ki: insan bu dünyada nasıl yaşamışsa kıyamet gününde Allah’ın huzuruna dünyada işledikleriyle birlikte varacaktır. Götürdükleri iyiyse sevinip mesrur olacak, kötüyse pişmanlık duyarak mahcup olacaktır. Ancak bu pişmanlığın orada faydası olmayacaktır.

Bu hususta Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurulur:

“Ey îman edenler! Allah’tan korkun! Herkes yarın için ne hazırladığına bir baksın! Allah’tan sakının! Çünkü Allah işlediklerinizden haberdardır.” (Haşr, 59/18)

Unutmayınız ki, hayatın en tatlı, en parlak günleri, Allah ve Resûlü’nün emirleri ve rızası yolunda geçen ebedî ve şerefli günlerdir.

Hak yolunda sarfedilen ömür sermayesinin bir saniyesi bazen ebedî bir ömrü kazandırabilir.

Bugün ızdırap içinde kıvranan, başını taştan taşa vuran, saadet sabahı bekleyen, nur isteyen, huzur arayan insanlık Allah ve Resûlü’ne itaat etsin, Kur’ân’a tarziye versin, onun kalesine girsin, o zaman bütün dertler dinecek!

Dalgalar duracak! Ümmet-i Muhammed (sav) sahil-i selâmete çıkacaktır.

Aklımızı başımıza alalım!

İman ve Kur’ân’ın hakikatlarına sarılalım!

Dünyanın aldatıcı oyunlarına, vefasız zevk u safâlanna aldanmayalım! Sonra bize yazık olur. Ömür sermayemiz uçar, gider.

Elimizde yalnız günahlar, hatalar, pişmanlıklar kalır.

Kandil Geceleri’nde ibadetle geçirmeye çalışalım, tövbe ve istiğfar edelim!

Kur’ân okuyalım!

Kaza namazları kılalım!

Bol bol salavat-ı şerife okuyalım!

“Ve sâri’û ilâ mağfiretin mirrabbiküm” fermanına kulak verelim! Yâni Rabbimizin mağfiretine koşalım!

Namazla, oruçla, tövbe ve istiğfarla Allah’a dönelim!

Kur’ân’ı dinleyelim! O nur ile nurlanalım! Hidayetiyle amel edelim! Hayatımızı Kur’ân’a göre yaşayalım!

Ebedî Rehberimize, Allah’ın Resûlü’ne uyalım!

Saadet ve selâmet bundadır.

Aradığımız huzur ve emniyet îman hakikatları dairesindedir.

Rabbim bu değerli gün ve gecelerimizi hakkıyla ihya edenlerden eylesin dostlar..

Selam ve dua ile..

Hz. Muhammed (S.a.v) Ağlatan Olay

HiraFM.net
İslamisohbetci.com HiraFM.net

Hz. Muhammed (S.a.v) Ağlatan Olay Peygamber efendimizin hastalığı iyice ağırlaşmış ve ayakta dahi duracak takat’i olmayacak şekilde ateşler içindeydi ve can yoldaşı olan Hz. Ebubekir (R.a)’a namazı kıldırmasını söyler. Namaz sonrası cemaatle helalleşmek için herkesin orda olmasını ister.

Ey ashabım bana peygamberlik görevi verildi size Alemlerin rabbi olan Allah’ın dinini ve tavsiyelerini düzgün bir şekilde illetim mi?

Diye sorar, cami cemaati “evet efendim bize tebliğ ettiniz.” Der. Bunun üzerine efendimiz mahşer günü kul hakkıyla Allah’ın huzuruna çıkmak istemiyorum kimin üzerinde hakkım varsa helal ediyorum, sizde bana hakkınızı helal eder misiniz diye sorduğunda herkes

Bizim sizin üzerinizde hakkımız yok ya Allah’ın Resulu” diye cevap verir o sırada arkalardan bir ses Efendim anam babam size feda olsun hatırlar mısınız savaş sonrası medineye dönerken tam size yaklaşmış bir şey soracaktım siz de o sırada elinizde kamçıyla devenizin ilerlemesi için vuracaktınız kamçı benim sırtıma gelmişti bu hak mıdır ya resulullah” diye sorar. Efendimiz evet bu haktır ve karşılığı kıssas’tır buyurur.

Bunun üzerine orda bulunan Bilal-i habeşi evine gönderip kamçıyı almasını söyler Bilal son derece mahzundur gitmek istemez efendimiz “ne o Bilal sende mi artık peygamber sözü dinlemezsin” dediğinde Bilal ağlayarak eve gider ve kamçıyı alıp gelir. Hz. Ömer bir gök gürültüsü gibi “Ey Ukkaşe bilmez misin benim olduğum yerde böyle bir şey yaparsan vallahi başını gövdenden ayırırım.” der.

Ukkaşe Ömer’den korkar efendim Ömer beni korkutuyor der. Efendimiz “Ey Ömer vallahi bu tavrın Allah katında mükafat görecektin lakin bu mesele benimdir karışma” dedi. Orada bulunan Hz. Ebubekir Ukkaşeye seslenir.

Ey Ukkaşe peygambere vurma ama benim sırtıma bin kırbaç vur yeter ki ona dokunma der.” Efendimiz aynı sözleri Ebu bekire’de söyler.

Hz. Ali, Haydar-ı kerar ayağa kalkar ve kükre ” Ey ukkaşe ben Ali’yim savaş meydanlarının Arslanıyım buda Zalfükardır böyle bir şey karşısında seni sağ bırakmam dediğinde ukkaşe efendimize bakar ve efendimiz

Dur ya Ali bu benin borcumdur karışma” Baktılar olmuyor daha yaşları küçük iki cihan çiçeği efendimizin göz nurları Hasan ve Hüseyin gelip “Ukkaşe amca dedemize vurma bize vur o hasta “dediklerinde Ukkaşe ağlar efendim etki altında kalıyorum der.” Efendimiz Hasan la Hüseyini alıp koklar

Siz Allah katında ne kadar azizsiniz” der ve karışmamalarını söyler. Ukkaşe kıssası’ı uygulamak için kamçıyı alır ve “Efendim benim sırtım açıktı sizde açar mısınız der” o sırada Hz. Ömer kılıcını çeker ve gür bir sesle Yeter diye bağırır bu kadarına tahammül edemem der. Efendimiz eliyle sakin olmasını işaret eder.

;Peygamber Efendimiz Bilal’e sırtını açmasını söyler çünkü kendisinde derman yoktur, herkes ağlar yalvarır Ey Ukkaşe yapma Allah aşkına yapma diye Ukkaşe kırbaçı eline alır tam Peygamberin sırtına vuracakken kamçıyı yere atar ve efendimizin sırtındaki mührü öper ona sarılır, koklar ve ağlayarak

Anam babam size feda olsun ya resulullah ben nasıl size kıyarım ben kendi amelimle belki cennete girerim ama sizin le aynı yerde olmayabilirim şüphesiz ki bu mührü öpen dudakları rabbim ateşte yakmaz bir daha sizi göremem diye böyle birşey yaptım.

” dediğinde herkeste bir şaşkınlık ve hıçkırıklar yükselir bunun üzerine efendimiz Ukkaşeyi işaret ederek “Kim cennetteki arkadaşımı görmek istiyorsa Ukkaşeye baksın” der.

Tüm sahabeler Ukkaşeye sarılıp Ey Ukkaşe sen ne kadar akıllı bir adam sın bak nelere ikram eedildin keşke senin gibi olabilseydik” der.

İşte bağlılığın ve biatın en üst seviyesi bende acizane şu duayı ediyorum hep birlikte amin diyelim

Ey rabbim biz efendimizi göremedik ama onu çok seviyoruz biz mahşer günü onun sancağı altında kevser havuzunun orda onunla buluştur. Onun peygamberlik mührünü öpmeyi bize nasip eyle. Ukkaşe ve tüm oradakielrin başta efendimiz’in şefaatine bizleri nail ey

İslamisohbetci.com olarak Hz. Muhammed (s.a.v) Ağlatan Olay adlı Hikayemizin sonuna geldik. Bşka hikayede buluşmak üzere.

SELAM ve DUA ile

Baba ve oğul İbretlik Hikaye

HiraFM.net
İslamisohbetci.com HiraFM.net

Baba ve oğul  İbretlik Hikaye

Baba oğluna dedi ki: üniversiteden üstün başırı ile mezun oldun oğlum, işte yıllar önce senin için alıp garajda sakladığım arabanın anahtarları burada. Ama sana veremeden önce onu şehir merkezindeki kullanılmamış araç parkına götür ve onlara satmak istediğini söyle ve sana ne kadar teklif edeceklerini öğren.

Oğlu kullanılmış araba parkına gitti, babasına geri döndü ve dedi ki: “Bana 10.000 lira teklif ettiler çünkü araç yok yorgun ve eski imiş.” Baba dedi ki: “Şimdi onu piyasada satılığı çıkar.”

Oğlu piyasada satılık dedi sağa sola sordu ve babasına geri döndü ve dedi ki: 12 bin teklif ettiler çünkü çok eski bir araba olduğunu söylediler.

Baba bu kez oğlundan şehir merkezindeki klasik araba satıcılarına arabayı göstermesini istedi.

Oğlu arabayı götürdü, geri döndü ve babasına dedi ki: Baba buna çok şaşıracaksın araba için 100.000 lira teklif ettiler, çünkü bu bir Nissan Skyline R34 müş, dünyada sadece 27 tane kalmış ve koleksiyonerler  bu araca çok değer veriyormuş.

Baba oğluna dönüp dedi ki: “Doğru yerin seni doğru şekilde değerlendireceğini görmeni istedim. Takdir edilmiyorsan sakın üzülme, bu sadece yanlış yerde ve yanlış insanlar arasında olduğunu gösterir.

Değerini bilen, seni anlayan ve fikirlerine önem veren kişiler varsa doğru yerdesin demektir. Asla kimsenin değerini anlayamadığı bir yerde gereğinden fazla zaman geçirme oğlum.

İslamisohbetci.com olarak Baba ve oğul  İbretlik Hikaye adlı konumuzun sonuna geldik.

SELAM ve DUA ile